Читать книгу: «Cennet Bedava Cehennem Parayla», страница 7
Enfâl Sûresi
Bismillahirrahmanirrahim.
1. (Ey Muhammed!) sana ganimetler hakkında soruyorlar. De ki: “ganimetler, Allah’a ve Resulüne aittir. O halde eğer müminler iseniz Allah’a karşı gelmekten sakının aranızı düzeltin, Allah ve Resulüne itaat edin.”
2. Müminler ancak o kimselerdir ki, Allah anıldığı zaman kalpleri ürperir. O’nun ayetleri kendilerine okunduğu zaman (bu) onların imanlarını artırır. Onlar sadece Rablerine tevekkül ederler.
7. Hani Allah size iki taifeden birini o sizindir diye vaat ediyordu. Biz de güçsüz olanın sizin olmasını istiyordunuz. Oysa Allah, sözleriyle hakkı meydana çıkarmak ve kâfirlerin ardını kesmek istiyordu.
8. Bu, suçlular hoşlanmasa da Allah’ın hakkı ortaya çıkarması ve batılı ortadan kaldırması içindi.
9. Hani Rabbinizden yardım istiyor, yalvarıyordunuz. O da “ben size ard arda bin melekle yardım ediyorum” diye cevap vermişti.
10. Allah bunu, sadece bir müjde olsun ve onunla kalpleriniz yatışsın diye yapmıştı. Yoksa yardım ancak Allah katındandır. Şüphesiz Allah, mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir.
17. Savaşta onları siz öldürmediniz fakat Allah onları öldürdü. Attığın zaman da sen almadın fakat Allah attı. Müminleri, tarafından güzel bir imtihanla denemek için Allah öyle yaptı. Şüphesiz Allah hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir.
18. İşte durum bu: (Allah müminleri güzel bir şekilde dener). Bir de Allah, kâfirlerin tuzağını zayıf düşürendir.
19. (Ey inkârcılar!) Eğer fetih istiyorsanız işte fetih geldi eğer (peygambere karşı gelmekten) vazgeçerseniz, bu sizin için daha hayırlı olur. Eğer dönerseniz bir de döneriz. Çok olsa bile topluluğunuz size hiç fayda vermez. Çünkü Allah müminlerle beraberdir.
25. Sadece içinizden zulmedenlere erişmekle kalmayacak olan bir azaptan sakının ve bilin ki Allah azabı çetin olandır.
26. O vakti hatırlayın ki siz yeryüzünde güçsüz ve zayıf idiniz. İnsanların sizi kapıp göstermesinden korkuyordunuz. Derken Allah sizi barındırdı, yardımıyla destekledi ve sizi temiz şeylerden rızıklandırdı ki şükredesiniz.
27. Ey iman edenler! Allah’a ve peygamber’e hainlik etmeyin. Bile bile kendi (aranızdaki) emanetlerinize hainlik etmeyin.
28. Bilin ki mallarınız ve çoluk çocuklarınız birer deneme aracıdır. Allah katında ise büyük bir mükâfat vardır.
35. Onların, Kabenin yanında duaları ıslık çalıp el çırpmaktan ibarettir. Öyle ise (ey müşrikler) inkâr etmekte olduğunuzdan dolayı tadın azabı.
36. Şüphe yok ki, inkâr edenler mallarını (insanları) Allah yolundan alıkoymak için harcarlar ve harcayacaklardır. Sonra bu mallar onlara bir iç acısı olacak, sonra da yenilgiye uğrayacaklardır. İnkâr edenler toplanıp cehenneme sürüleceklerdir.
43. Hani Allah sana onları uykunda az gösteriyordu. Eğer onları çok gösterseydi elbette gevşerdiniz ve o iş hakkında birbirinizle çekişirdiniz. Fakat Allah (sizi bunlardan) kurtardı. Çünkü o, göğüslerin özünü (kalplerde olanı) hakkıyla bilendir.
44. Hani karşılaştığınız zaman onları gözlerinize az gösteriyor, sizi de onların gözlerinde azaltıyordu ki Allah, olacak bir işi gerçekleştirsin. Bütün işler Allah’a döndürülür.
45. Ey iman edenler! (savaş için) bir toplulukla karşılaştığınız zaman sebat edin ve Allah’ı çok anın ki kurtuluşa eresiniz.
46. Allah’a ve resulüne itaat edin ve birbirinizle çekişmeyin.
Sonra gevşersiniz ve gücünüz, devletiniz elden gider. Sabırlı olun. Çünkü Allah sabredenlerle beraberdir.
47. Şımarıp böbürlenmek, insanlara gösteriş yapmak ve (halkı) Allah yolundan alıkoymak için yurtlarından çıkarmak (Mekke müşrikleri) gibi olmayın. Allah onların yaptıklarını kuşatıcıdır.
48. Hani şeytan onlara yaptıklarını süslemiş ve “bu gün artık insanlardan size galip gelecek (kimse) yok mutlaka ben de size yardımcıyım” demişti. Fakat iki taraf (savaş alanında) yüz yüze gelince (şeytan) gerisin geriye dönüp, “ben sizden uzağım. Çünkü ben sizin görmediğiniz şeyleri (melekler) görüyorum. Ben Allah’tan korkarım. Allah, cezası çetin olandır” demişti.
55. Şüphesiz Allah katında yeryüzünde yürüyen canlıların en kötüsü, inkâr edenlerdir. Artık onlar iman etmezler.
Üzerine dilenme kapısını açın ölünceye kadar hep muhtaç kalır. Sen hırsı bırak da padişahlık et. Tamahsız kişin başı dik olur. Madem ki dün gitti yarın da henüz elde değil, hesabını şu var olan nefes için yapmaya çalış.
Allah temiz insanların davranışlarına bir iken on yazar. Sen de kimde bir iyilik görürsen onun kusurlarını siliver.
Doğrudan ayrılmayan kimse hata da etse ona göz yumarlar. Yalancılıkla ün yapan kişiye de kimse inanmaz.
(Sadi Şirazi)
Allah birdir Peygamber hak.
Rabbül âlemindir mutlak.
Senlik benlik nedir bırak
Söyleyeyim geldi sırası. (Âşık Veysel)
Takılır bir yerde kalır oyuncak kurgular biter.
Ölüm; o geldi mi ne var korkulacak korkular biter.
(Necip Fazıl Kısakürek)
Cahillere ilimden bahseden onu etmiştir ziyan.
Gerekenlerden de onu esirgemek zulümdür aman.
(Kâtip çelebi)
Bu kadar adam gördüm, içlerinden hiç biri dünyada hoşnut değil. Ama hiç biri de dünyadan gitmek istemez.
(Namık Kemal)
Âlem çiçek olsa arı ben olsam
Dost elinden tatlı bal bulamadım.
Başım alıp hangi yere gideyim.
Gittiğim yerde buldu dert beni.
Oturup benimle ibadet kıldı.
Yalan söyledi de yüzüme güldü.
Yalın kılıç olup üstüme geldi.
Çaldı bölük bölük böldü dert beni.
Cehennem dediğin, dal odun yoktur.
Herkes ateşin buradan götürür.
Hiç ellerin taşı bana değmez.
İlle dostun gülü yaralar beni. (Pir Sultan Abdal)
Nasıl yar diyeyim ben böyle yâre,
Mecnun edip çöle saldıktan sonra,
Âlemin bağına bülbüller konmuş,
Nidem benim gülüm solduktan sonra.
Bismillah dedim de girdim helale,
Gözüm açıp baktım bir hub cemale,
Sıdk ile çağırdım ceddim celale,
Eriş Hızır nebi carı gözlerim.
Kırklar ile yedik içtik,
Kaynayıp sellere coştuk,
Baş koyup niyaz eyledik,
Geç otur meydan dediler.
Bellidir kalbi boş olan,
İkrar verendir hoş olan,
Hircaiye yoldaş olan,
Menzile yete mi dersin
Halimizi hal eyledik,
Yolumuzu yol eyledik,
Her çiçekten bal eyledik,
Arıya saydılar bizi.
Allah Allah desem gelsem,
Hakkın divanına dursam,
Ben bir yanıl alma olsam,
Dalında bitsem ne dersin. (Pir Sultan Abdal)
Terbiye ana kucağından başlar:
Her söylenilen kelime, çocuğun şahsiyetine konan bir tuğladır. (Namık Kemal)
Bu dünyaya gelen gider
Yürü fani dünya sana gelende gülmüş var mıdır?
Âşık aşıkı şir eder.
Aslını zincir eder,
Katı taşı mum eder.
(Yunus Emre)
ENFÂL SÛRESİ…
56. Onlar kendileriyle antlaşma yaptığın, sonra da her defasında antlaşmalarını hiç çekinmeden bozan kimselerdir.
57. Eğer onları savaşta yakalarsan bunlara (vereceği ceza) ile arkalarındakileri de dağıt ki ibret alsınlar.
58. (Antlaşma yaptığın) bir kavmin hainlik etmesinden korkarsan, sen de antlaşmayı bozduğunu aynı şekilde onlara bildir. Çünkü Allah hainleri sevmez.
67. Yeryüzünde düşmanı tamamıyla sindirip hâkim duruma gelmedikçe, hiçbir peygambere esir almak yakışmaz. Siz geçici dünya menfaatini istiyorsunuz. Hâlbuki Allah ahireti (kazanmanızı) istiyor. Allah mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir.
68. Eğer Allah’ın daha önce verilmiş bir hükmü olsaydı, aldığınız şey (fidye) den dolayı size büyük bir azap dokunurdu.
69. Artık elde ettiğiniz ganimetten helal ve temiz olarak yiyin. Allah”a karşı gelmekten sakının. Şüphesiz Allah çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.
73.İnkâr edenler de birbirlerinin velileridir. Eğer siz bunların gereğini yapmazsanız yeryüzünde bir karışıklık ve büyük bir bozulma olur.
74. İman edip hicret eden ve Allah yolunda cihat edenler ve (muhacirleri) barındırıp (onlara) yardım edenler var ya; işte onlar gerçek müminlerdir. Onlar için bir bağışlanma ve bol bir rızık vardır.
75. Daha sonra iman edip hicret eden ve sizinle birlikte cihat edenlere gelince, işte onlar da sizdendir. Allah’ın kitabınca, kan akrabaları birbirlerine (varis olmaya) daha layıktırlar. Şüphesiz Allah her şeyi hakkıyla bilendir.
Tevbe Sûresi
1. Allah ve Resulünden, kendileriyle anlaşma yapmış olduğunuz müşriklere kesin bir uyarıdır.
2. Yeryüzünde dört ay daha dolaşın bilin ki, siz Allah’ı aciz bırakacak değilsiniz; Allah ise inkârcıları perişan edecektir.
6. Eğer Allah’a ortak koşanlardan biri senden sığınma talebinde bulunursa Allah’ın kelamını işitebilmesi için ona sığınma hakkı tanı. Sonra onu güven içinde olacağı yere ulaştır. Bu onların bilmeyen bir kavim olmaları sebebiyledir.
13. Yeminlerini bozan, peygamberi yurdundan çıkarmaya kalkışan ve üstelik size tecavüzü ilk defa kendileri başlatan bir kavimle savaşmaz mısın? Yoksa onlardan korkuyor musun? Oysa Allah, eğer siz gerçek müminler iseniz kendisinden korkmanıza daha layıktır.
14. 15. Onlarla savaşın ki, Allah onlara sizin ellerinizde azap etsin, onları rezil etsin, onlara karşı size yâdım etsin, mümin topluluğun gönüllerini ferahlatsın ve onların kalplerindeki öfkeyi gidersin. Allah dilediğinin tövbesini kabul eder. Allah hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.
16. Yoksa Allah içinizden, Allah’tan Resulünden ve müminlerden başkasını kendilerine sırdaş edinmeksizin cihat edenleri ayırt etmeden bırakılacağınızı mı sandınız? Allah yaptıklarınızdan hakkıyla haberdardır.
23. Ey iman edenler! Eğer küfrü imana tercih ederlerse, babalarınızı ve kardeşlerinizi bile dost edinmeyin. İçinizden kim onları dost edinirse, işte onlar, zalimlerin ta kendileridir.
24. De ki: “eğer babalarınız, oğullarınız, kardeşleriniz, eşleriniz, kazandığınız mallar kesada uğramasından korktuğunuz bir ticaret ve beğendiğiniz meskenler size Allah’tan peygamberden ve O’nun yolunda cihattan daha sevgili ise artık Allah’ın emri gelinceye kadar bekleyin! Allah fasık topluluğu doğru yola erdirmez.
28. Ey iman edenler! Allah’a ortak koşanlar ancak bir pislikten ibarettir.
Artık bu yıllarından sonra, mescidi Haram’a yaklaşmasınlar. Eğer yoksulluktan korkarsanız, Allah dilerse lütfüyle sizi zengin kılar. Şüphesiz Allah hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.
29. Kendilerine kitap verilenlerden Allah’a ve ahiret gününe iman etmeyen, Allah’ın Resulünün haram kıldığını haram saymayan ve hak din İslam’ı din edinmeyen kimselerle, küçülerek (boyun eğerek) kendi elleriyle cizyeyi verinceye kadar savaşın.
35. O gün bunlar cehennem ateşinde kızdırılacak da onların alınları böğürleri ve sırtları bunlarla bağlanacak ve “işte bu kendiniz için biriktirip sakladığınız şeylerdir. Haydi, tadın bakalım biriktirip sakladıklarınız! denilecek.
HADİSLER…
Müminin başka bir kimsede bulunmayan ilginç bir hali vardır. O’nun her işi hayırdır. Eğer bir genişliğe (nimete) kavuşursa şükreder ve bu onun için bir hayır olur. Eğer bir darlığa (musibete) uğrarsa sabreder ve bu da onun için bir hayır olur.
“Allah’ım, ey insanların Rabbi! Sıkıntıyı gider, şifa ver. Şifayı veren ancak sensin. Senin vereceğin şifadan başka şifa yoktur. Öyle bir şifa ver ki hastalık nedir bırakmasın.” (Ebu Davud 17. Tirmizi cenaiz,4)
“Allah’ım! Dinimi güzelce yaşat ki, o benim güvencemdir. Dünyamı düzelt ki o benim geçim kaynağımdır. Ahiretimi hazırla ki o benim son durağımdır. Hayatımda her türlü hayrı ziyadesiyle ihsan eyle. Ölümümü de her türlü şerlerden muhafaza eyle” (Müslim zikir. 71)
“İnsanoğlu kıyamet gününde; gençliğini nerede ve ne suretle harcadığından, yaptığı işleri ne maksatla yaptığından, malını nerede ve nasıl kazandığından, nerelere sarf ettiğinden, vücudunu ve sıhhatini nerede ve ne surette yıprattığından sorguya çekilmedikçe yerinden ayrılmaz.”
“Allah’ım! Bana öğrettiğin ilim ile beni faydalandır bana fayda verecek ilmi öğret ve benim ilmimi artır. Her hal üzere Allah’a hamd olsun. Cehennem ehlinin halinden Allah’a sığınırım.” (Tirmizi Davut 129.)
“Allah’ım beni bağışla bana merhamet et, bana hidayet nasip eyle bana afiyet ve (hayırlı) rızık ver.”
“Allah’ım! Fayda vermeyen ilimden, hayâ duymayan kalpten, kabul olmayan duadan, doymayan nefisten sana sığınırım.” (Müslim Zikir 73)
“Birbirinize buğz etmeyin birbirinize haset etmeyin, birbirinize arka çevirmeyin, ey Allah’ın kulları kardeş olun. Bir Müslümana, üç günden fazla (din) kardeşi ile dargın durması helal olmaz.” (Buhari Edeb, 57.62.)
“Peygamberimiz (işaret parmağı ve orta parmağıyla işaret ederek); gerek kendisine ve gerekse başkasına ait herhangi bir yetimi görüp gözetmeyi üzerine alan kimse ile ben cennette işte böyle yan yanayız, buyurmuştur.” (Buhari Talak 25) 37. Haram ayları ertelemek, ancak inkârda daha da ileri gitmektir ki, bununla inkâr edenler saptırılır. Allah’ın haram kıldığı ayların sayısına uygun getirip böylece Allah’ın haram kıldığını helal kılmak için haram ayı bir yıl helal, bir yıl haram sayıyorlar. Onların bu çirkin işleri kendilerine süslenip güzel gösterildi. Allah inkârcı toplumu doğru yola iletmez.
DAİM SALÂT…
Daim salât olsun sana,
Ya Rahmeten lil âlemin,
Halim benim herdem büka
Ya Rahmeten lil âlemin,
Bizde libas-ı Eşref’in,
Hem sancağı pür enverin,
İslama eyle himmetin,
Ya Rahmeten lil âlemin.
Mesrur ola hep ümmetin,
Makhür ola din düşmanın,
Lütfet şerab-ı kevserin,
Ya Rahmeten lil âlemin.
Rahat haram oldu bize,
Erişmeyince nusrete,
Sarılmışız damenine,
Ya Rahmeten lil âlemin.
N’ OLDU BU GÖNLÜM
N’ oldu bu gönlüm, n’ oldu bu gönlüm,
Derd-ü gamınla doldu bu gönlüm.
Yandı bu gönlüm, yandı bu gönlüm,
Yanmada derman buldu bu gönlüm.
Gerçi ki yandı gerçeğe yan,
Rengine aşkına cümle boyandı.
Kendide buldu, kendide buldu,
Matlabını hoş buldu bu gönlüm.
Sevadı azam sevadı azam,
Bana gelüldür arş-u muazzam.
Meskeni canan meskeni canan,
Olsa aceb mi şimidi bu gönlüm.
El fakru fahri, el fakru fahri,
Demedimi ol âlemin fahri.
Fakrini zikret, fakrini zikret,
Mahvi fenada kaldı bu gönlüm.
Bayramı indi bayramı indi,
Hak ile bayram edelim şimdi.
Hamdü senalar, hamdü senalar,
Hak ile bayram kıldı bu gönlüm.
TEVBE SÛRESİ…
41. Gerek yaya olarak, gerek binek üzerinde Allah yolunda sefere çıkın mallarınızla, canlarınızla Allah yolunda cihad edin. Eğer bilirseniz bu sizin için daha hayırlıdır.
42. Eğer yakın bir dünya menfaati ve kolay bir yolculuk olsaydı, (sefere katılmayan münafıklar da) mutlaka sana uyarlardı. Fakat meşakkatli yol onlara uzak geldi. Gerçi onlar, “eğer gücümüz yetseydi, elbette sizinle çıkardık” diye Allah’a yemin edeceklerdir. Onlar kendilerini helake sürüklüyorlar. Allah, biliyor ki onlar kesinlikle yalancıdırlar.
55. Onların malları ve çocukları seni imrendirmesin Allah, bununla ancak onlara dünya hayatında azap etmeyi ve canlarının kâfir olarak çıkmasını istiyor.
56. Kesinlikle sizden olmalarına dair Allah’a yemin ederler. Oysa onlar sizden değillerdir. Fakat onlar korkudan ödleri patlayan bir topluluktur.
57. Eğer sığınacak bir yer veya (gizlenecek) mağaralar yahut girilecek bir delik bulsalardı hemen koşarak oraya kaçarlardı.
58. İçlerinden sadakalar konusunda sana dil uzatanlar da var. Kendilerine ondan bir pay verilirse, hoşnut olurlar. Eğer kendilerine bir pay verilmezse hemen kızarlar.
59. Eğer onlar Allah ve Resulünün kendilerine verdiğine razı olup, “bize Allah yeter. Lütuf ve ihsanıyla Allah ve Resulü ileride bize yine verir. Biz yalnız Allah’a rağbet eder (onun ihsanını isteriz)” deselerdi, kendileri için daha hayırlı olurdu.
62. Sizi razı etmek için, Allah’a yemin ederler. Eğer gerçekten mümin iseler (bilsinler) ki Allah ve Resulünü razı etmeleri daha önceliklidir.
63. Allah’a ve Resulüne karşı gelen kimseye, içinde ebedi kalacağı cehennem ateşinin olduğunu bilmediler mi? İşte bu büyük bir rezilliktir.
64. Münafıklar, kalplerinde olan şeyleri, yüzlerine karşı açıkça haber verecek bir sürenin üzerlerine indirilmesinden çekinirler. De ki: “siz alay ededurun! Allah çekindiğiniz o şeyi ortaya çıkaracaktır.”
65. Şayet kendilerine (niçin alay ettiklerini) sorsan, “biz sadece lafa dalmıştık ve aramızda eğleniyorduk.” Derler. De ki: “Allah’la O’nun ayetleriyle ve peygamberiyle mi eğleniyordunuz?”
66. Boşuna özür dilemeyin! Çünkü siz, (sözde) iman ettikten sonra küfrünüzü açığa vurdunuz. İçinden (tövbe eden) bir zümreyi affetsek bile, suçlarında ısrar etmeleri sebebiyle diğer bir zümreye azap edeceğiz.
71. Mümin erkekler ve mümin kadınlar birbirlerinin dostlarıdır. İyiliği emreder kötülükten alıkoyarlar. Namazı dosdoğru kılan zekâtı verirler. Allah’a ve Resulüne itaat ederler. İşte bunlara Allah merhamet edecektir. Şüphesiz Allah mutlak güç sahibidir. Hüküm ve hikmet sahibidir.
72. Allah, mümin erkeklere ve mümin kadınlar, ebedi olarak kalacakları içinden ırmaklar akan cennetler ve adın cennetlerinde çok güzel köşkler vaat etti. İşte bu büyük başarıdır.
73. Ey peygamber! Kâfirlere ve münafıklara karşı cihat et ve onlara karşı çetin ol, onların varacakları yer cehennemdir. Ne kötü bir yerdir orası!
74. Bir şey söylemediklerine dair Allah’a yemin ediyorlar. Hâlbuki o küfür sözünü söylediler ve (sözde) Müslüman olduktan sonra inkâr ettiler. Ayrıca başaramadıkları şeye (peygamberi öldürmeye) yeltendiler. Sırf Allah ve Resulü kendi lütfu ile onları zengin kıldığı için intikam almaya kalktılar. Eğer tövbe ederlerse, kendileri için hayırlı olur. Şayet yüz çevirirlerse, Allah onları dünyada ve ahrette elem dolu bir azaba çarptıracaktır. Artık onlar için yeryüzünde ne bir dost ne de bir yardımcı vardır.
Sevgi muhabbet kaynar yanan ocağımızda,
Bülbüllere şevke gelir, gül açar bağımızda.
Hırslar kinler yok olur, aşkla meydanımızda,
Aslanlarla ceylanlar, dosttur kucağımızda.
(Hacı Bektaş-i Veli)
Sabır saadeti ebedi kalır,
Sabır kimde ise o nasip alır,
Dağlar nice yüksek ise,
Yol anın üstünden geçer.
Eğer aşkı sever isen can olasın,
Kamu derdine hem derman olasın.
Söz ola bitire savaşı, söz ola kestire başı.
Söz ola ağulu (zehirli) aşı. Yağ ile bal ede bir söz.
(Yunus Emre)
Sakın bir kimsenin gönlünü yıkma,
Gerçek erenlerin sözünden çıkma,
Eğer insan isen ölmezsin, korkma,
Aşığı kurt yemez, ucda değildir.
Gönül kabesine girmesin hülya,
Nefsine hâkim ol düşme bed hüda,
Kirleri arıtan baksana suya,
Hep yüzü yerlerde, buc’da değildir.
Dostumuzla beraber, yaralanır kanarız,
Her nefeste aşk ile yaratanı anarız.
Erenler meydanına, vahdet ile gir de gör,
Kırk budaklı şamdanda kırkımız bir.
Erkek dişi sorulmaz, muhabbetin dilinde,
Hakkın yarattığı her şey yerli yerin de.
Bizim nazarımızda, kadın erkek farkı yok,
Noksanlıkla eksiklik, senin görüşlerinde,
Hakk’a talip olan kişi başka murat isteme,
Dostun seninle beraber, başka vuslat isteme,
Bu dünya bir sofradır, arzular gelir geçer,
Eğer bizi buldun ise, başka murad isteme.
(Hacı Bektaş-ı Veli)
Size kesinlikle emrederim ki, bütün varlığınızla sünnet-i seniyeye sarılıp cahiliye adetlerinden ve bidatlardan sakının, sofiler hakkındaki dedikodulara aldırmayın.
Mesut kişi başkasının başına gelenlerden ibret alandır. Daha önemli olanı az önemli olana tercih ediniz.
Dünya işleri düzene giren kimsenin ahiret işleri düzensiz olur. Ve bu yüzden her iki hayatı da asla iyi olmaz.
Devamlı iyilik ediniz bir sineğe dahi olsa kibirli insanla karşılaştığınızda ona firavunun halini anlatın. Bir ülkede küçük insanların gölgeleri uzuyorsa, o ülkede güneş batıyor demektir. Ne kadar mutludur o hasta ki, bütün yer ve gök ehli onu tedavi için toplanır da yine şifa bulamaz. Hiç kimsenin büyüklenmeye hakkı yoktur, herkes kendini küçük görsün. İlmin neticesi olmayan bir hal ne kadar büyük ve önemli olursa olsun, sahibine menfaatten çok zarar verir.
Muhasebe ve mukayese dört yerde bahis konusudur. İmanla küfür, doğru ile yalan, tevhitle şirk ihlâsla riya arasında.
İnsan kendi kabahat ve kusurunu görmeli başkalarınınkini değil üzerinizde bir bit yakalasanız onu ateşe atmayın, kaynar suya da atmayın.
İlimle birlikte Mevla’ya yönelmen de artıyorsa bil ki o zaman gerçek âlim olmaya doğru gidiyorsun.
İnsanlar et gibi ulema tuz gibidir. Tuzsuz et koktuğu gibi ulema ve sohbetinden mahrum kalanlar da kokar. Amelsiz insan hiçbir işe yaramaz, değersiz mi değersizdir. Bildiği ile amel eden insanın yanında altınlar, pırlantalar, değersiz kalır.
Yazdığın mektup annenin babanın hanımının eline geçse de okumadan bir kenara koysalar gücenmez misin? Rabbinden gelen mektubu hiç eline aldığın yok. Dünya ahiretin ziraat tarlası bakımından sevgilidir. (Mahmud Ustaoğlu)
TEVBE SÛRESİ…
80. Onlar için ister bağışlanma dile, ister dileme (fark etmez). Onlar için yetmiş kez bağışlanma dilesen de, Allah onları asla affetmeyecektir. Bu onların Allah ve Resulünü inkâr etmiş olmaları sebebiyledir. Allah fasık topluluğu doğru yola iletmez.
87. Onlar geride kalan (kadın ve çocuklarla) birlikte olmaya razı oldular ve kalpleri mühürlendi. Artık onlar anlamazlar.
88. Fakat peygamber ve beraberindeki müminler, mallarıyla canlarıyla cihat ettiler. Bütün hayırlar işte bunlarındır. İşte bunlar kurtuluşa erenlerin ta kendileridir.
89. Allah onlara, içinde ebedi kalacakları, içinden ırmaklar akan cennetler hazırlamıştır. İşte bu büyük başarıdır.
97. Bedeviler inkâr ve nifak bakımından daha ileri ve Allah’ın peygamberine indirdiği hükümlerin sınırlarını tanımamaya daha yatkındırlar. Allah hakkıyla bilendir hüküm ve hikmet sahibidir.
98. Bedevilerden öyleleri vardır ki, (Allah yolunda) harcayacakları şeyi bir zarar sayar ve (bundan kurtulmak için) size belalar gelmesini beklerler. Kötü belalar kendi başlarına olsun. Allah, hakkıyla işitendir hakkıyla bilendir.
99. Bedevilerden kimileri de vardır ki, Allah’a ve ahiret gününe inanır. Harcayacaklarını Allah katında yakınlığa ve peygamberin dualarını almaya vesile sayarlar. Bilesin ki bu (Allah katında) onlar için yakınlıktır. Allah onları rahmetine sokacaktır. Şüphesiz Allah, çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.
107. Bir de zararlı faaliyetlerde bulunmak, küfre yardım etmek, müminler arasına ayrılık sokmak için ve öteden beri Allah ve Resulüne karşı savaşanlara üst olsun diye bir mescit yapanlar vardır. Bunlar, “bizim iyilikten başka hiçbir kastımız yok” diye de mutlaka yemin ederler. Ama Allah şahitlik eder ki bunlar mutlaka yalancıdırlar.
108. Onun içinde asla namaz kılma. İlk günden temeli takva (Allah’a karşı gelmekten sakınmak) üzerine kurulan mescit (kuba mescidi)içinde namaz kılmana elbette daha layıktır. Orada temizlenmeyi seven adamalar vardır. Allah da tertemiz olanları sever.
110. Kurmuş oldukları binaları, (ölüp de) kalpleri paramparça olmadıkça yüreklerinde sürekli bir kuşku olarak kalmaya devam edecektir. Allah hakkıyla bilendir. Hüküm ve hikmet sahibidir.
114. İbrahim’in babası için af dilemesi, sadece ona verdiği bir söz yüzündendi. Onun bir Allah düşmanı olduğu kendisine açıkçı belli olunca ondan uzaklaştı. Şüphesiz İbrahim, çok içli, yumuşak huylu bir kişiydi.
115. Doğru yola ilettikten sonra, sakınacakları şeyleri kendilerine apaçık bildirmedikçe Allah bir toplumu saptıracak değildir. Şüphesiz Allah her şeyi hakkıyla bilendir.
116. Şüphesiz göklerin ve yerin hükümranlığı yalnız Allah’ındır. O diriltir ve öldürür. Sizin için Allah’tan başka ne bir dost ne de bir yardımcı vardır.
117. And olsun Allah; peygamber ile içlerinden bir kısmının kalpleri eğrilmeğe yüz tuttuktan sonra, sıkıntılı bir zamanda ona uyan muhacirlerle Ensarın tövbelerini kabul etmiştir. Evet, onların tövbelerini kabul etmiştir. Şüphesiz o onlara çok şefkatli ve çok merhametlidir.
118. Savaştan geri kalan üç kişinin de tövbelerini kabul etti. Yeryüzü bütün genişliğine rağmen onlara dar gelmiş vicdanları da kendilerini sıktıkça sıkmış böylece Allah’ın azabından) yine O’na sığınmaktan başka çare olmadığını anlamışlardı. Sonra (eski hallerine) dönsünler diye, onların tövbelerini de kabul etti. Şüphesiz Allah, tövbeleri çok kabul eden ve çok merhamet edendir.
119. Ey iman edenler! Allah’a karşı gelmekten sakının ve doğrularla beraber olun.
122. (Ne var ki) müminlerin hepsi toptan seferber olacak değillerdir. Öyleyse onların her kesiminden bir grup da din konusunda köklü ve derin bilgi sahibi olmak ve döndükleri zaman kavimlerini uyarmak için geri kalsa ya! Umulur ki sakınırlar.
123. Ey iman edenler! Kâfirlerden (öncelikle) yakınınızda olanlarla savaşın ve sizde bir sertlik bulsunlar. Bilin ki, Allah kendisine karşı gelmekten sakınanlarla beraberdir.
128. And olsun size kendi içinizden öyle bir peygamber gelmiştir ki, sizin sıkıntıya düşmeniz ona çok ağır gelir. O, size çok düşkün müminlere karşı da çok şefkatli ve merhametlidir.
ADALETTEN AYRILMAMAK:
Adalet haklıyı haksızdan ayırma ve haklıya hakkını, haksıza gereken cezayı verme ilkesidir. Toplumları ayakta tutan, insanlara gerçek huzuru ve güveni sağlayan, ferdi aile, toplum ve devlet hayatının nizamını temin eden temel unsurların başında adalet gelmektedir.
Bu mekanizmayı işletmede cinsiyet, kültür, bilgi makam, kuvvetli, zayıf, zengin, fakir soylu, dil ve din farkı gözetmeden herkes İslama göre aynı kategoriye dâhildir. Zira İslam insanları bir tarağın dişleri gibi birbirlerine eşit görür Kur’an-ı Kerim’de adalet ilkesine vurgu yapılarak (Ey Muhammed) emrolunduğun gibi ol. Ey iman edenler Allah için hakkı titizlikle ayakta tutun, adaletle şahitlik eden kimselerden olun. Bir topluma olan kininiz sakın ha sizi adaletsizliğe itmesin. Adil olun. Bu Allah’a karşı gelmekten sakınmaya daha yakındır buyurulmaktadır.
Hz. Peygamber(s.a.v) Efendimiz de önceki toplumlardan bazılarının helakine, zengin, asil, fakir, garip gibi ayrımlarla adaletten ayrılmalarına yol açtığını beyan etmiştir. (Müslim hudud…)
Gerek toplum gerekse fert olarak eşitlik ve hakkaniyet içerisinde yaşamak adaletten ayrılmamakla mümkündür.
ANA BABA SEVGİSİ:
Anne ve babasına veya onlardan birine yaşlılık günlerinde yetişip de cennete giremeyen kimse perişan olsun, perişan olsun. (Müslim)
Bizim dünyaya gelmemize vesile olan anne ve babamızı sevmemiz ve kendilerine gereken saygıyı göstermemiz hem İslami hem de insanı görevimizdir.
Allah ibadetten sonra anne ve babaya iyilik edilmesi emredilmiştir. Sevgili Peygamberimiz de en önemli amelleri vaktinde kılınan namaz anne babaya iyilik ve Allah yolunda cihat şeklinde sıralanmış (Buhari edep 1) diğer bir hadislerinde ise büyük günahların en büyüklerini (Allah’a ortak koşmak, anne babaya asi olmak ve yalan şahitliği yapmak diye ifade etmiştir.) (Buhari edep 6)
ÇAĞIRDI BENİ
Çağırdı beni uykuda bir hatifi esrar,
Dur yatma ne yatarsın ey talibi canan.
Hilkatde seni yatmak için kılmadı Halik,
Yarattı seni hizmet için Halik-i Cebbar.
Çağıra kimin haceti var Canib-i Hak’dan,
Dursun dilesun vakti seher geçmeye Pazar.
Nevruz uyanık buldu bu dert içre devayı,
Dur yatma eğer ister isen sen dahi didar.
KUDUMUN…
Kudumun rahmeti zevki sefadır Ya Resülallah,
Zuhurun derdi uşşaka devadır Ya Resülallah,
Nebi idin dahi Âdem dururken Maitin içre,
İmamı enbiya olsan revadır Ya Resülallah.
Kemali zümrei kümmel senin nurunla olmuştur,
Vücudun mazhari tamı hüdadır Ya Resülallah.
Seninle erdiler zata dahi envarı lezzata,
İşin erbabı hacata atadır ya Resülallah.
Hüdaiye şefaat kıl, eğer zahir eğer batın:
Kapuna intisab etmiş gedadır Ya Resülallah.
GAFLET İLE HAKKI BULDUM DİYENLER…
Gaflet ile Hakkı buldum diyenler,
Er yarın Hak divanında bell olur.
Ahiret tedarikin gördüm diyenler,
Er yarın Hak divanında bell odur.
Kiminin adı sofu kiminin derviş,
Derviş isen kardeş, takvaya çalış,
Gizlice yollardan sen Hakka eriş,
Er yarın Hak divanında bell olur.
Devletliyim deyu fakire gülme,
Gülüp gülüp kardeş kem nazar kılma,
Ölüm vardır yahu, sen gafil olma,
Er yarın Hak divanında bell olur.
Fakiri sev, mala mülke aldanma,
Fani cihan sana kalacak sanma,
Hakkın lütfuna koş, kahrına yanma,
Er yarın Hak divanında bell olur.
Бесплатный фрагмент закончился.
Начислим
+5
Покупайте книги и получайте бонусы в Литрес, Читай-городе и Буквоеде.
Участвовать в бонусной программе