Mozart

Текст
Автор:
0
Отзывы
Читать фрагмент
Читайте только на ЛитРес!
Отметить прочитанной
Как читать книгу после покупки
  • Чтение только в Литрес «Читай!»
Шрифт:Меньше АаБольше Аа

Mozart’lar bir yılı aşkın bir süre kaldıkları Viyana’dan ayrılarak Salzburg’a döndüklerinde takvimler, 5 Ocak 1769’u gösteriyordu. Leopold Mozart için büyük hayal kırıklıklarına neden olan bu gezinin tek olumlu yanı, kentten ayrılmadan bir süre önce, 7 Aralık 1768’de imparatorluk ailesinin de katıldığı bir ayinde Wolfgang’ın KV 139, Missa solemnis başlıklı ayin müziğinin çalınmış olmasıydı. Oğlunun ilk büyük dinî yapıtını aynı zamanda yönetmiş olması, babasının çok hoşuna gitmişti. Pek çok kaynakta, Viyana gezisi tam bir fiyasko olarak tanımlanmakla birlikte, aslında bu başarısızlık, Wolfgang’ın eğitimi için yaşaması gereken bir aşamaydı. Beş yaşından beri Avrupa’nın her köşesinde el üstünde tutulan çocuk, yaşamda başarısızlığın da var olduğunu öğrenmeliydi. Daha doğrusu, başarılı olabilmek için yalnızca kendi yaptıklarının yeterli olmadığını, başka pek çok faktörün de dikkate alınması gerektiğini fark etmeliydi. Yaşamı boyunca bu tip olaylarla oldukça sık karşılaşacak olan Wolfgang, bu gezide ilk kez babasının da kendine yardım edemeyeceği anların olabileceğini anlamıştı. Belki asıl deneyim kazanan Leopold Mozart olmuştu. Tanrı’nın, Salzburg’da doğmasına izin verdiği bu mucize, başkaları için çok fazla bir anlam ifade etmiyordu. Oğlu da zaman zaman kendinden daha yeteneksiz kişiler tarafından değerlendirilecek ve kimi kez başarısız bulunacaktı.

1 Mayıs 1769 tarihinde, Başpiskopos’un onuruna düzenlenen kutlamalarda La finta semplice ilk kez seslendirildi. Viyana’daki şarkıcılar için tasarlanan yapıt, Salzburg’da belki o denli iyi sergilenememişti ama hiç olmazsa Wolfgang’ın onca emeği, elyazısıyla 558 sayfa tutan operası gün ışığına çıkmıştı.

59

. (İtalyanca recitativo’dan) Vokal yapıtlarda aryalardan önce yer alan ve konuşmayı andıran şekilde seslendirilen bölümleri ifade etmek için kullanılır.

60

. Maria Publig, Mozart / ‘Dehanın Gölgesinde’, s. 89.

61

. Günümüzde Çek Cumhuriyeti sınırları içinde yer alan Bruno.

62

. Günümüzde Çek Cumhuriyeti sınırları içinde yer alan Olomouc.

63

. Kurt Pahlen, Das Mozart Buch, s. 116.

64

. Maria Publig, Mozart / ‘Dehanın Gölgesinde’, s. 93.

65

. (İt.) Komik opera.

66

. Mozart Briefe und Aufzeichnungen, cilt I, s. 258.

67

. agy. s. 270, 271.

68

. (Lat.) Şikâyet Belgesi.

69

. Leopold Mozart, tüm mektup boyunca opera yöneticisi “Afflisio”nun adını “Affligio” olarak yazmıştır.

70

. Alexandre-Louis Laugier: Maria Theresia’nın doktoru.

71

. Baron Gottfried van Swieten: Sonraki yıllarda Mozart’ın en büyük destekeçilerinden olacak Baron van Swieten hakkında kitabın ilerleyen sayfalarında ayrıntılı bilgi verilmiştir.

72

. Doktor Laugier’nin adı mektupta bu kez yanlış olarak bu şekilde yazılmış.

73

. Yaklaşık 900 gulden.

74

. Adı geçen yapıt, Niccolò Piccinni’nin La Cecchina ossia La buona figliuola adlı operası.

75

. Piccinni’nin La Cecchina ossia La Buona figliuola maritata operası.

76

. Mozart, Briefe und Aufzeichnungen, cilt I, s. 279-283, çev. Yeşim Tükel Kılıç.

1769-1773

Müziğin anavatanında

Çok Sevgili Anneciğim,

Kalbim yaşadıklarımdan sevinçle dolup taşıyor, çünkü yolculuğumuz çok komik, çünkü arabanın içi çok sıcak ve çünkü arabacımız çok kibar biri, yol uygun olduğunda hızlı gidiyor. Gezinin ayrıntılarını babam zaten yazdı. Benim yazmamın gerçek nedeni, görevlerimi bildiğimi ve annemin hürmetkâr sadık oğlu olduğumu göstermek için.

Wolfgang Mozart

Carissima sorella mia!77

Tanrı’ya şükürler olsun, Wörgel’e çok mutlu bir şekilde ulaştık. Seyahat etmekten çok memnun olduğumuzu, havanın hiç de soğuk olmadığını ve arabamızın içinin neredeyse odamız kadar sıcak olduğunu itiraf etmem gerek. (…) Eğer Bay Schidenhofen’i78 görürsen, ona sürekli, “tralaliera, tralaliera,” diye şarkı söylediğimi ve çorbaya şeker katmasına şimdi gerek olmadığını, nasıl olsa benim Salzburg’da bulunmadığımı söyle. Lofer’de79 öğle yemeği yedik ve Bay Helmreich’larda80 kaldık. Karısı çok iyi bir hanım (…). Bana, ağzımı sulandıran öyle güzel yemekler hazırlıyor ki, yemekten büyük zevk alıyorum. Keyfim yerinde.

Hoşça kal,

Wolfgang Mozart

Wörgl, 14 Aralık 176981

Wolfgang ve Leopold Mozart, 13 Aralık 1769 tarihinde arabayla İtalya’ya doğru yola çıkmalarının hemen ertesinde, ailenin Salzburg’da kalan fertlerine, her şeyin yolunda gittiğini bildirmişlerdi. Wolfgang, babasının ayrıntılı mektubuna eklediği notla, annesinin ve ablasının hatırını sormayı ihmal etmemiş, ablasına yazdıklarını İtalyanca kaleme alarak, sanki gezi öncesi iyice öğrendiği bu dilde artık mektup bile yazmaya başladığını kanıtlamak istemişti. Yaşamı boyunca ailesiyle ve dostlarıyla haberleşmek için pek çok kez kaleme sarılacak olan Mozart’ın bu alandaki ilk örneği, on üç yaşındaki bir çocuğun tasasız tavrıyla kâğıda geçirilmişti. Aslında bu çocuksu tavır, onun tüm mektuplarında kendini hissettirecek, çevresinde gelişen olaylar karşısında çoğunlukla neşesini kolay kaybetmeyecekti. Pek çok müzik tarihçisi, mektubun başında peş peşe tekrarlanan “çünkü” sözcüğünün, Wolfgang’ın eserlerinde belirli bir notayı ya da motifi, birkaç kez vurgulama alışkanlığının bir sonucu olduğunda birleşiyor.

Baba oğul Mozart’lar, Leopold’un uzun süredir Wolfgang’ın eğitiminin gerçek anlamıyla tamamlanabilmesi için mutlaka görmesi gerektiğine inandığı İtalya gezisine başladıklarında, başarısız Viyana yolculuğunun üzerinden yaklaşık bir yıl geçmişti. Yaz boyunca gerekli hazırlıkları tamamlamış; gidecekleri kentlerde ilişki kurabilecekleri kişiler için tavsiye mektupları almışlardı. Kentten ayrılmadan kısa bir süre önce, 27 Kasım 1769’da Wolfgang, Başpiskoposluk Saray Orkestrası başkemancılığına getirilmişti. Ancak bu görev için kendisine bir ücret ödenmeyecekti. Yavaş yavaş “harika çocuk”luk günlerini geride bırakarak, yetenekli bir delikanlı olduğunun tasdik edilmesi anlamındaki bu görevlendirmeyi sembolik yönüyle değerlendirmek gerek. Bununla birlikte Başpiskopos Schrattenbach, yolculuk giderleri için Wolfgang’a bir ödeme yapmış, babasına da izin vermişti. Bu kez annesinin ve ablasının evde kalmaları, büyük olasılıkla yolculuk giderlerini azaltmak içindi. Leopold Mozart gezi boyunca yazdığı mektuplarda, sık sık onların da yanlarında olmalarını çok arzuladıklarını belirttikten sonra, yanlarında hanımlar olmadan seyahat ediyor olmalarının masrafları büyük ölçüde azalttığını vurgulamadan edemiyordu. Ayrıca evde bulunan, İtalya’ya ait bir gezi kitabından hangi bölümleri okumaları gerektiğini bildirdiği de oluyordu.

Gezinin asıl amacı Wolfgang’ın artık eserleriyle çevrenin ilgisini çekebilmesini sağlamaktı. O güne dek ziyaret ettikleri ülkelerde olduğu gibi, İtalya’nın değişik kentlerinde de dönemin tanınmış isimleriyle yakın ilişki içinde olmak ve yapıtlarını tanımak önem verdikleri konuların başında geliyordu. Ayrıca Leopold Mozart’ın her zaman dikkat ettiği bir nokta, ziyaret edilen kentleri bir gezgin gibi dolaşmaya özen göstermekti. Yalnızca müzik yönünden değil, sanat tarihi açısından da bir çeşit açık hava müzesi konumundaki İtalyan toprakları, baba oğul Mozart’lar için gerçek bir cevher gibiydi.

28 Aralık 1769 tarihinde, yola çıkışlarının ikinci haftasında, Verona’ya ulaştıklarında kendilerine gösterilen ilgiden hoşnuttular. Salzburg’dan güneye doğru Wörgl, Innsbruck, Bozen, Rovereto güzergâhını izleyerek kente ulaşmışlardı. Konakladıkları yerlerde Wolfgang, çoğunlukla konser vermiş ve bu dinletiler meraklı bir kalabalığın etraflarına toplanmasına neden olmuştu. Leopold Mozart, mektuplarında özellikle Rovereto’daki ilginin bir çeşit izdihama dönüştüğünü, org çalmak üzere kiliseye girmekte büyük güçlük çektiklerini yazıyordu. Bu ilginin nedeni, meraklı İtalyanların, kentlerine gelen üstün yetenekli Alman çocuğu yakından görmek istemesiydi. Etraflarını saranların pek çoğu, durağan yaşamlarına değişiklik katan bu eğlenceyi kaçırmak istemiyordu. Ancak İtalyan halkının müziğe olan düşkünlüğü göz önünde bulundurulduğunda, Wolfgang’ın gerçekten sıra dışı çalışı karşısında hayret ve beğenilerinin doruğa çıkması son derece doğal.

Verona’da kaldıkları iki hafta boyunca Wolfgang, hünerlerini sergileme olanağı buldu. Leopold Mozart, oğlunun konserinin her gece opera oynanması nedeniyle gecikmesinden yakınmakla birlikte, kentteki soyluların hemen hepsinin kendilerine gösterdiği ilgiden çok hoşnuttu. Özellikle Marki Alessandro Carlotti, Salzburglu konuklarını en iyi şekilde ağırlamak ve Wolfgang’ı Verona’ya tanıtmak için büyük çaba harcıyordu. 5 Ocak 1770’te Accademia Filarmonica salonunda gerçekleşen konser çok etkili olmuş, salonu dolduranlar, özellikle olağanüstü yetenekleri keşfetmek ve desteklemek amacını güden kurumun bünyesinde böyle bir dinletinin yer almasından mutlu olmuşlardı. Dönemin alışkanlıkları doğrultusunda oldukça uzun ve renkli bir konser programı seçilmiş, Wolfgang hem kendi yapıtlarını yönetmiş hem de notalarını ilk kez o anda gördüğü başka bestecilerin eserlerini çalmıştı. Besteci yönü vurgulanmakla beraber, olağanüstü yeteneğini de sergilemekten geri kalmıyordu. Leopold Mozart, karısına yazdığı mektupta, kentteki Venedikli soylulardan Lugiati’nin Wolfgang’ın bir portresini yaptırmak istediğini, oğlunun da bu iş için iki gün ressam Saverio dalla Rosa’ya poz verdiğini bildiriyordu. Lugiati’nin, Venedik’te iyi ilişkilerinin olması Leopold Mozart’ın onun isteğini memnuniyetle yerine getirmesindeki en önemli etkendi.

Wolfgang, babasının 7 Ocak tarihli mektubunun sonuna ablasına bir not yazmış, gezileri boyunca yaşadıklarından izlenimlerini aktarmıştı. Kendine gösterilen aşırı ilgiden, müzikten çok da anlamayan insanların yaptıkları tezahürattan esprili bir şekilde bahsediyor, Alman topraklarının ardından, İtalya’da da aynı şeylerin yaşanmaya devam ettiğini belirtiyordu. Bu belgenin en ilginç yanı, Almanca başlayıp İtalyanca devam etmesi, bir süre sonra aynı cümle içinde her iki dilin birden kullanılmasıydı. Çevresinde sürekli İtalyanca duyan, gezi öncesi bu dili oldukça iyi öğrenen Wolfgang, zihninde anadiliyle, çevresinde duyduklarını adeta harmanlamış gibiydi: “Alman budalanın ardından sıra, İtalyan’a geldi. Lei è piu franca nella lingua italiana di quel che mi ho imaginato. Lei mi dica la cagione, perchè Lei non fà nella commedia che anno giocato i Cavalieri. Adesso sentiamo sempre una Opera titolata: Il Ruggerio. Oronte, il padre di Bradamante, è un principe (fa il Sign. Afferi), bravo cantante, un baritono, ma tiz notaları söylerken çok zorlanıyordu ancak yine de Viyana’daki Tibaldi kadar değil.”82

 

(Alman budalanın ardından sıra İtalyan’a geldi. İtalyancan sandığımdan çok daha iyiymiş. Neden şövalyelerin tiyatrosunda rol almıyorsun? Şu sırada Il Ruggerio adlı bir opera seyrediyoruz. Oyunda, Bradamante’nin babası Prens Oronte’yi iyi bir şarkıcı olan bariton Afferi canlandırıyordu ama tiz notaları söylerken çok zorlanıyordu; ancak yine de Viyana’daki Tibaldi kadar değil.)

Milano

Verona’nın ardından Mantova ve Cremona’dan geçerek, gerçek bir sanat ve ticaret merkezi konumundaki Milano’ya ulaştılar. Özellikle Mantova’daki konser başarılı geçmiş, akademi salonundaki konser sonunda, Wolfgang dinleyicilerin sürekli tezahüratıyla karşılaşmıştı. Leopold Mozart, mimari olarak da hayran kaldığı bu salonda oğlunun elde ettiği başarıyı Salzburg’a şu cümlelerle özetliyordu: “Mantovalıların alkışları, tüm İtalya’da yankılanıyor.”83 Konser hakkında gazetelerde de haberler çıkmış, Wolfgang’ın herkesi hayrete düşüren yeteneği, konserde hangi parçaların çalındığı ayrıntılı olarak belirtilmişti. Gecede on dört yapıt seslendirilmişti. Bunların içinde Wolfgang’ın senfonilerinin yanı sıra, başka bestecilerin eserleri de yer alıyordu. Ayrıca, konser ânında ilk kez duyduğu bir aryaya eşlik etmesi veya bunun üzerine çeşitlemeler yapması, bu yetenekli Salzburglu çocuktan istenilenler arasındaydı.

Milano’da en büyük yardımı Lombardiya Genel Valisi Kont Karl Joseph von Firmian’dan gördüler. Bu yakınlığın en büyük nedeni kontun, Leopold Mozart’ın emrinde çalıştığı ilk Başpiskopos Leopold Anton Firmian’ın yeğeni olmasıydı. İtalyan yarımadasının kuzeyinde yer alan Lombardiya bölgesi, XVIII. yüzyılda Habsburg hanedanının kontrolü altında bulunuyordu, ayrıca uzun yıllar Medici ailesinin kontrolündeki Toscana, 1737’den sonra Habsburglara bağlı bir arşidüklük olmuştu. 1790 yılına dek bu bölgede arşidük olarak hüküm süren Leopold, 1790’dan sonra imparator olarak Viyana’ya gidecekti.

Milano’da Mozart’ların kaldığı yer, Kont Firmian’ın şatosunun hemen yakınındaki St. Marco Manastırı’ydı. Leopold Mozart, karısına yazdığı 26 Ocak tarihli mektupta, yanlarında olmadıkları için çok üzüldüklerini ancak bu sayede konaklama sorunlarını daha kolay çözebilme olanağını bulduklarını belirtiyordu: “Tanrı’ya her gün, sizin evde kaldığınız için şükrediyorum. Birincisi bu soğuğa dayanamazdınız, ikincisi de masraflarımız iyice artardı ve şimdi konakladığımız yerlerde kalma şansımız olmazdı. Burada Milano’da Kont Firmian’ın evinin yakınındaki San Marco Manastırı’nda kalıyoruz. Yalnızca çok ucuz olması değil aynı zamanda rahat ve Kont’un evine yakın olması da çok önemli. Üç büyük odamız var. Birincisinde ısınıyoruz, aynı zamanda ziyaretçilerimizi kabul edebiliyoruz. İkincisinde ben, diğerinde de Wolfgang yatıyor. Her bir yatakta dört şilte var ve akşamları biz yatmadan ısıtıyorlar, bu Wolfgang’ın çok hoşuna gidiyor. Bize, Peder Alfonso yardım ediyor ve gerçekten rahatımız yerinde, burada ne kadar kalacağımızı henüz bilmiyorum.”84

Önceki kentlerde olduğu gibi, Milano’da da müzik yaşamı, özellikle opera temsilleri çok ilgilerini çekiyordu. O tarihlerde sahnelenme hazırlıkları süren, dönemin en ünlü vokal müzik bestecilerinden Niccolò Piccinni’nin Cesare in Egitto (Caesar Mısır’ da) operasını izlediler. Kont Firmian’ın evinde bir başka önemli besteci olan Giovanni Battista Sammartini’yle tanışmışlar; ünlü usta, Wolfgang’ın yeteneklerine tanıklık ettiğine çok sevinmişti. Bir süre önce Christoph Willibald Gluck’un öğretmenliğini de yapan Sammartini, Mannheim Okulu üyeleri ve Alman bestecileri üzerinde önemli izler bırakmıştı. Kont Firmian, Wolfgang’a Metastasio’nun yapıtlarının bir baskısını hediye etmiş ve bu, özellikle oğlunun en kısa sürede kendini bir opera bestecisi olarak göstermesi umudunu koruyan Leopold Mozart’ın çok hoşuna gitmişti. XVIII. yüzyılın en tanınmış libretto yazarı olarak kabul edilen Pietro Metastasio, son dönem barok bestecilerden başlayarak, çağın pek çok tanınmış ismi için metinler yazmıştı. Onun kaleminden çıkmış öyküler, değişik besteciler tarafından sahneye aktarılmış, bu sayede adı tüm Avrupa’da duyulmuştu.

Şubat ayı içinde Wolfgang’ın Milano’da verdiği konser başarılı geçmişti. Leopold Mozart, artık bu başarıları kanıksamış olduğunun altını çizmek istercesine, karısına yazdığı mektupta, dinletinin önceki kentlerdeki gibi gerçekleştiğini belirtmekle yetinmişti. O dönemde aklını, Kont Firmian’ın evinde düzenlemeyi planladığı müzikli toplantı ve diğer İtalyan kentlerine yapmayı tasarladıkları gezi meşgul ediyordu. Tüm Avrupa’da olduğu gibi, Milano’da da Paskalya öncesinde hemen her akşam balolar düzenleniyor, kentte tam bir karnaval havası esiyordu. Wolfgang, ablasına yazdığı mektupta, bu eğlenceli yaşamı şöyle anlatıyordu:

3 Mart 1770

Cara sorella mia!

Keyfinin yerinde olmasına bütün kalbimle sevindim. Belki benim keyfimin yerinde olmadığını düşünüyorsun ama çok yerinde. Burada altı ya da yedi kez operaya arkasından da feste di ballo’ya85 gittik. Burada da balolar, Viyana’da olduğu gibi, operadan sonra başlıyor aradaki tek fark Viyana’da dansın daha düzenli olması. Facchianata ve chiccherata’yı da gördük. İlki, seyretmesi çok hoş olan bir maskeli eğlence. İnsanlar bir facchino86 ya da uşak kıyafetine giriyorlar. Ayrıca orada bulunan sandalın içinde, pek çok insanla birlikte trompetler ve davullarla diğer çalgılardan oluşan bir topluluk yer alıyor. Chiccherata bir başka maskeli eğlence. Milanolular, bizim petits maîtres adını verdiğimiz at sırtındaki maskelileri böyle adlandırıyor. (…) Bayan Rosa, Bay Mölk ve Bay Schidenhofen bu yıl nasıl maskeler yaptırdılar? Lütfen öğrendiğin anda hemen bana bildir, çok merak ediyorum. Annemin ellerinden benim yerime 10 000 000 000 000 kez öp. (…)87

Mart ayı başında Kont Firmian’ın evinde düzenlenen müzikli toplantıya yüz elli kişi katılmıştı. Bunların tümü, Milano’nun soylu kesimine aitti. Ayrıca bu toplantı sırasında, ev sahibinin desteği sonucunda, yıl sonunda başlayacak yeni sezonun açılışı için, Wolfgang’ın bir opera bestelemesi gündeme geldi. Bu, Leopold Mozart’ın uzun zamandır duymayı beklediği haberdi. Oğlu, operanın doğduğu topraklarda, üstelik Milano sahnesi için bir yapıt siparişi almıştı. 15 Mart 1770’te Parma’ya doğru yola çıktıklarında, işi resmiyete döken anlaşma imzalanmıştı. Konunun ne olacağı henüz belli değildi. 26 Aralık’ta yapılacak temsilden iki ay önce Milano’da olmaları yeterliydi. O dönemin alışkanlıklarına göre bu plan son derece normaldi. Opera sezonu, Noel yortusunun hemen ertesinde, 26 Aralık günü başlardı. Besteciler, yapıtın önemli bölümleri olarak kabul edilen aryaları, eseri seslendirecek sanatçılar tümüyle belli olduktan sonra, onlara danışarak yazardı. Barok Dönem alışkanlıklarının hâlâ geçerli olduğu o yıllarda, operanın asıl amacı şarkıcıların hünerlerini gösterebilmesiydi. Wolfgang da, konuya karar verilip libretto kendisine gönderildikten sonra, genel müzikal yapı üzerinde fazla bir etkisi olmayan uvertürü ve resitatif bölümlerini yolcukları sırasında tamamlamayı tasarlıyordu. Yaklaşık dokuz ay sonra sahnelenecek bir yapıtın konusunu bilmeden bestelemek üzere anlaşmak, XVIII. yüzyıl alışkanlıkları çerçevesinde çok doğaldı. Operalar bu denli çabuk ve seri üretildiği için aynı hızla tüketiliyor, her sezon seyircinin karşısına yeni yapıtlar çıkıyordu. Eski eserlerin tekrar sahnelenmesi çok ender rastlanan bir durumdu.

Milano’dan güneye

Parma’da, baba oğul Mozart’ları en çok etkileyen olay, dönemin tanınmış şarkıcıları arasında yer alan soprano Lucrezia Agujari88 ile karşılaşmalarıydı. La Bastardella89 adıyla ünlenen sanatçının sesinin ulaşabildiği tiz notalar, hem Leopold Mozart’ı hem de Wolfgang’ı şaşkına çevirmiş, her ikisi de mektuplarında genç kadının inanılmaz vokal becerisinden övgüyle bahsetmişlerdi. Wolfgang, ablasına yazdığı satırlara notalar ekleyerek, La Bastardella’nın hangi notalara dek çıkabildiğini ayrıntılı olarak göstermişti. Üç oktav ses alanı içinde büyük bir ustalıkla gezinen sopranonun, pes seslerinin de kuvvetli ve etkileyici olması Leopold Mozart’ın özellikle dikkatini çekmişti. Bu yolculuk sırasında Wolfgang, eline geçmesini beklediği operaya dek, yaylı çalgılar için ilk dörtlüsünü bestelemişti (KV 80). Yapıtta Sammartini’nin etkileri açıkça görülüyordu.

24 Mart 1770’te Bologna’ya ulaştılar. İki gün sonra Kont Luca Pallavicini’nin şatosunda kentin ileri gelenlerinin önünde Wolfgang bir konser verdi. Leopold Mozart’ı en çok heyecanlandıran, genellikle böylesi toplantılara katılmayı sevmeyen Padre Martini’ nin de o akşam hazır bulunmasıydı. Çağın en büyük teorisyeni olarak kabul edilen Giovanni Battista Martini, aynı zamanda bir din adamı olduğu için çoğunlukla, “Padre Martini” olarak anılmaktaydı. Mozart’lar onun ününü çok farklı çevrelerden duymuş, en son Londra’da karşılaştıkları Johann Christian Bach’ın, Padre Martini’nin öğrencisi olması nedeniyle ünlü müzikçi hakkında ayrıntılı bilgi edinmişlerdi. Leopold Mozart, 27 Mart’ta karısına gönderdiği mektupta Bologna’da yaşadıklarını, Kont Pallavicini’nin şatosunda nasıl ağırlandıklarını tüm ayrıntısıyla anlatıyordu. Padre Martini’nin Wolfgang’ın yeteneğinden çok etkilenmesi ve bir dönemin en önemli kastratoları arasında sayılan Farinelli’yle karşılaşmaları, Bologna günlerinin en önemli olayları arasındaydı:

Kont’un evine onun arabasıyla nasıl götürülüp nasıl iyi ağırlandığımızı sana anlatamam. Orada yaklaşık yüz elli soylu bulunuyordu. Davetliler arasında ünlü Padre Martini de vardı; aslında böyle davetlere çoğunlukla katılmazmış ama buna gelmişti. Akşam yedi buçukta başlayan konser, gece on bir buçuğa dek sürdü. Davetliler hiç ara yapmak istemediler. Konserde Bay Aprile ve Bay Cigognani90 de şarkı söylediler. (…) En çok hoşuma giden, burada çok sevilmemiz ve Wolfgang’ın diğer kentlerden çok daha fazla ilgi uyandırması. Burası pek çok sanatçının ve kültür insanın olduğu bir yer. Burada elde ettiği başarılar, Wolfgang’ın ününün bütün İtalya’da artmasına neden olacak. Çünkü Padre Martini, İtalyanlar için adeta tanrı gibi ve o da Wolfgang hakkında çok güzel şeyler söylüyor. Kendisini iki kez evinde de ziyaret ettik. Her defasında Wolfgang’a temalarını kendi yazdığı bir füg verdi geliştirmesini istedi. Bay Farinelli olarak anılan Carlo Broschi’yi kent dışındaki malikânesinde ziyaret ettik. (…) Burada gördüklerimiz British Museum’dakileri gölgede bıraktı. Eğer görsen sen de hayretler içinde kalırdın. Kiliselerden, tablolardan, eşsiz mimari örneklerden ve saraylardan çok fazla bahsedemeyeceğim çünkü uykusuzluktan ayakta duramaz haldeyim. Saat gece yarısı 01.00’i geçti, Wolfgang çoktandır horluyor, ben de masa başında uykuya dalmak üzereyim. (…) Hoşça kal, seni ve Nannerl’ı 1 000 kez öperim, herkese selam, sadık ve uykulu…

Kocan Mzt.91

30 Mart’ta bir başka önemli İtalyan kentine, Floransa’ya ulaşmışlardı. Rönesans’tan beri sanatın her türüne ev sahipliği yapan bu şehir, o tarihlerde yaklaşık 70 000 nüfusa sahipti. Yüz elliden fazla kilisesi, yüz kadar manastırı ve üç tiyatro binasıyla hem dünyevi hem de ilahî duyguları olabildiğince tatmin ediyordu. Mozart’lar kente ulaştıklarının ertesi günü, yöneticilerden Kont Franz Xaver Wolfgang Orsini-Rosenberg tarafından kabul edilmişlerdi. Kont Firmian’dan getirdikleri tavsiye mektupları nedeniyle Leopold Mozart ve oğlunu çok içten karşılayan Orsini-Rosenberg ile Wolfgang’ın yolu, 1780’lerde Viyana’da yeniden kesişecek, o tarihlerde opera yöneticisi olarak görev yapan Kont, bestecinin eserlerinin sahnelenmesi için son sözü söyleyen kişi konumunda olacaktı.

Mozart’ların Floransa’da görüşmek istedikleri en önemli isim, kuşkusuz Arşidük Leopold idi. Maria Theresia’ın oğlu olan Arşidük, aileyi çok içten karşılamış, Nannerl’ın hatırını sormayı da ihmal etmemişti. Medici ailesine ait ünlü Palazzo Pitti’de (Pitti Sarayı) gerçekleşen görüşmenin müzik tarihi açısından bir başka ilginç özelliği, aynı sarayda 1600 yılında sahnelenen Euridice92 adlı sahne oyununun “ilk opera” olarak kayıtlara geçmesiydi. Operanın doğduğu yerde, İtalya’da ilk operasını besteleme arifesinde olan on dört yaşındaki bir Alman çocuğu, geleceğin Roma-Germen İmparatoru’nun huzurunda duruyordu.

 

Floransa’da Mozart’ları mutlu eden bir başka olay, Londra’da Wolfgang’la yakın dostluk kurup ona şan dersleri veren kastrato Manzuoli’yle karşılaşmalarıydı. Sanatçı, küçük dostunun yetenekli bir besteciye dönüştüğünü görmekten çok memnun olmuş; Milano için besteleyeceği operadan söz açılınca eğer uygun olabilirse kendisinin de o yapıtta rol almak istediğini belirtmişti. Kentte tanıştıkları bir başka ilginç isim Thomas Linley’ydi. Wolfgang’ın yaşıtı olan ve olağanüstü keman çalışıyla herkesi kendine hayran bırakan bu İngiliz çocuk ne yazık ki yirmili yaşlarının başında, bir kaza sonucu yaşama veda edecekti. Floransa’dan ayrılmak, Leopold Mozart’a çok zor gelmişti. Aklında mutlaka Roma’yı, kutsal kenti görmek olmasa, daha uzun bir süre kalabilirdi. 3 Nisan tarihli mektupta karısına duygularını şöyle aktarıyordu: “Cuma günü Roma’ya gitmek üzere ayrılmak zorunda olduğumuz için çok üzgünüm. Senin Floransa’yı, çevresini ve kentin konumunu görmeni çok isterdim. ‘İnsan burada yaşamalı ve ölmeli,’ diyeceğin bir yer. Önümüzdeki birkaç gün içinde olabildiğince fazla şey görmeye gayret edeceğim.”93

11 Nisan’da, Paskalya’dan önceki çarşamba günü, kuvvetli bir yağmur ve fırtına altında Roma’ya ulaştıklarında Leopold Mozart çok heyecanlıydı. Vakit henüz erken olduğu için hiç vakit kaybetmeden San Pietro Kilisesi’ne gittiler. Ünlü Sistina Şapeli’nde seslendirilen ve notalarının dışarıya çıkarılması yasak olan Miserere’ yi94, Wolfgang ayin sonunda kâğıda geçirmişti. Yoğun polifonik yapısı nedeniyle, Gregorio Allegri’nin dokuz sesli bu yapıtını akılda tutmak olanaksız gibiydi. Notaların kiliseden çıkarılmasının cezası, aforoz edilmekti ancak Wolfgang bunu bilinçli olarak yapmamış, aklında kalanları kâğıda geçirmişti. Bu nedenle yaptığı iş cezasız kalabilirdi. Papa XIV. Clemens, bir süre sonra bu olağanüstü yetenekli çocuğu ayrıca ödüllendirecekti.

Leopold Mozart ve oğlunun kıyafetleri, yabancı bir dil konuşmaları, Paskalya öncesi yoksullarla aynı sofrada yemek yiyen Papa ile yanındaki kardinallerin de dikkatini çekmiş, davranışlarından Wolfgang’ın bir Alman prensi, babasının da onun öğretmeni olduğu sonucuna varmışlardı. Wolfgang, kardinallerin masasına teklifsizce yaklaşmış ve onların yanına oturmak istemişti. İçlerinden biri, bu sevimli çocuğa kim olduğunu sormuş, adını öğrenince de, “Demek sen hakkında onca şey yazılan çocuksun,” demişti. Wolfgang da onun Kardinal Pallavicini olup olmadığını sormuş, olumlu yanıtı üzerine de yanlarında adına yazılmış tavsiye mektupları bulunduğunu eklemişti. Kardinal çocuğun İtalyanca konuşmasına özellikle hayran kalmış, oldukça bozuk bir aksanla, kendinin de bir parça Almanca konuşabildiğini söylemişti.95

Roma’da kaldıkları süre boyunca kentin önemli merkezlerini geziyorlardı. Karşılaştıkları pek çok kişi, yolculuklarını güneye doğru devam ettirerek Napoli’yi de görmelerini, orada opera izlemelerini, özellikle ünlü soprano Anna Lucia de Amicis’i dinlemelerini öğütlüyordu. Wolfgang’ın o tarihlerde ilginç bir sorunu vardı. Bunun için ablasından yardım istiyordu: Hesap yaparken başvurduğu bir çizelgeyi kaybetmişti; Nannerl’dan en kısa sürede yeni bir tane hazırlayarak göndermesini rica ediyordu. Annesi ise onlardan ayrı kaldıkları süre boyunca oğlunun hâlâ keman çalışıp çalışmadığını, şarkı söylemekle arasının nasıl olduğunu merak ediyordu. Leopold Mozart, karısına gönderdiği yanıtta Wolfgang’ ın çok sık olmamakla birlikte keman çalmayı sürdürdüğünü ancak sesi kalınlaştığı için eskisi gibi şarkı söylemediğini yazıyordu. Ayrıca eskiden olduğu gibi, bazen diş ağrısı çocuğu rahatsız ediyor ama uzun süreli olmuyordu.

8 Mayıs’ta Napoli’ye doğru yola çıktılar. Bu kez birkaç arabalık bir konvoy halinde seyahat ediyorlardı. Bir süre önce Roma-Napoli arasında yolculara karşı saldırı düzenlenmiş, ulaşım kesintiye uğramıştı, bu nedenle birlikte hareket etmekte fayda vardı. Yol güzergâhında bulunan Sessa ve Capua’da manastırlarda gecelemiş, oldukça rahat etmişlerdi. Yol arkadaşlarından bir papaz, Capua’da eski öğrencilerinden bir genç kızın rahibeliğe kabul törenine Mozart’ların da katılmasını önermişti. Sadece yakın akrabaların alındığı bu seremoniye dahil olmak baba oğlun çok hoşuna gitmişti. Leopold Mozart, törene katılan müzisyenlerle aynı manastırda gecelemekten ve onlarla dostluk kurmaktan da hoşnuttu.

14 Mayıs’ta Napoli’ye ulaştılar. Burada geçirdikleri bir aydan fazla zaman, tüm İtalya gezisinin en turistik bölümünü oluşturacaktı. Önceki kentlerde olduğu gibi, soylu kişileri ziyaret etmek, operaya gitmek ve fırsat buldukça Wolfgang’ın yeteneğini sergileyeceği konserler düzenlemek öncelik bakımından ilk sırada yer alsa da, çevreyi gezip dinlenmek de en az onlar kadar önemliydi. Bu kaygısız yaşam, koyu bir Katolik olan Leopold Mozart’a bazı sorumluluklarını unutturacak, karısına yazdığı mektupta şu satırlara yer verecekti: “Bayan Hagenauer, bu aralar bizim için de dua ederse çok iyi olur; çünkü son zamanlarda hemen hiç dua etmiyoruz.”96

Napoli’de izledikleri operalar arasında Niccolò Jomelli ve Giovanni Paisiello’nun yapıtları vardı. Her ikisi de dönemin en tanınmış vokal müzik bestecileri arasında yer alıyordu. Paisiello’yla tanışma fırsatı bulmuş, Roma’da çok methini işittikleri soprano De Amicis’i dinlemişlerdi. Wolfgang genç kadının sesinin olağanüstü bulmuş ancak oyun içindeki dans bölümleri ona çok yetersiz gelmişti. Napoli Kralı’nın huzuruna kabul edilme düşüncesi gerçekleşmemişti. Mozart’lar, Kraliçe’den sempatiyle söz ederken, İki Sicilya Kralı I. Ferdinando’yu kendini beğenmiş ve sanatçılara önem vermeyen biri olarak tanımlıyorlardı. Yalnızca Wolfgang’a değil, onunla görüşmek için sıra bekleyen pek çok müzisyene hiç ilgi göstermemesi, özellikle Leopold Mozart’ın gözünde çok kötü bir puandı. Napoli’nin ileri gelenleri, Kral’ın bu düşüncesizliğini affettirmek istercesine Wolfgang’ı el üstünde tutuyorlardı. Kentteki İngiliz Elçisi William Hamilton’ı Londra günlerinden tanıyorlardı. Onun ve diğer soyluların katıldığı davetlerde becerisini sergilemekten geri kalmayan Wolfgang’ın başına, daha önce hiç karşılaşmadığı bir olay geldi: İtalya’nın en eski müzik eğitim kurumları arasında yer alan Napoli Konservatuvarı’nda çaldığı bir konserde dinleyiciler, olağanüstü yeteneğini parmağındaki yüzüğün sihrine borçlu olduğu kanısına kapılarak, çocuğun yüzük olmadan konsere devam etmesini istemişlerdi. Wolfgang bu isteğe uyarak aynı kusursuzlukta çalmayı sürdürünce hayretleri iyice artmış, gözlerine ve kulaklarına inanmakta zorluk çekmişlerdi. Bu olay, XVIII. yüzyılın ikinci yarısına gelindiği o tarihlerde bile, doğaüstü güçlere inanışın ne denli yaygın olduğunu göstermesi açısından oldukça ilginçtir.

Leopold Mozart, Napoli’de de, tıpkı diğer kentlerde olduğu gibi, yeteri kadar kalamamaktan yakınıyordu. Sanat ve kültürle dolu bu yerler, onun için bulunmaz birer hazineydi; çevresindeki her şey ilgisini çekiyordu. Vezüv Yanardağı’nın lavlarından aldığı örneklerin her yerde rastlanan türden olmadıklarını belirtmeye özen gösteriyordu. Yanardağ, Wolfgang’ın da ilgisini çekmişti; ablasına yazdığı mektuplarda, onu gördüğünü, volkanın bazı günler daha fazla duman çıkardığını haberliyordu; ayrıca Akdeniz kıyısına ulaşmaktan çok mutluydu. Mozart’lar Pompei Harabeleri’ni gezmiş, ünlü Romalı şair Vergilius’un mezarını ziyaret etmişlerdi. Ancak konusu henüz belli olmasa da, Wolfgang’ın yıl sonuna dek bir opera bestelemesi gerektiği için, güneyin sakin ve huzurlu atmosferinden bir an önce kurtulup kuzeye doğru yola çıkmakta fayda vardı. Üstelik dönüş güzergâhında uğramaları gereken yerler vardı.

26 Haziran’da yeniden Roma’daydılar. Dönüş yolculuğu için oldukça hızlı bir yöntem tercih ederek, iki kent arasını yirmi yedi saatte hiç durmadan gelmişlerdi. Bu ekspres sefer her ikisini de yormuş, üstelik yalnızca iki saat uyuyabilmişlerdi. Wolfgang, Roma’ya geldiklerinde ayakta zor duracak bir haldeydi. Babasının yardımıyla soyunup yatağa giren çocuk, ertesi sabah uyandığında, bir gün önce olanlardan hiçbir şey hatırlamıyordu. Yolculuk sırasında geçirdikleri ufak bir kaza Leopold Mozart’ın ayağının yaralanmasına neden olmuş, Roma’da kaldıkları süre boyunca yürümekte zorlanmıştı.

Бесплатный фрагмент закончился. Хотите читать дальше?
Купите 3 книги одновременно и выберите четвёртую в подарок!

Чтобы воспользоваться акцией, добавьте нужные книги в корзину. Сделать это можно на странице каждой книги, либо в общем списке:

  1. Нажмите на многоточие
    рядом с книгой
  2. Выберите пункт
    «Добавить в корзину»